Hikmet Nimeti



Author: IWW Institut - min read. - Post Date: 18/03/2024
0

Şunlar, hikmet dolu kitabın âyetleridir.

 

تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْحَكِيم

Şunlar, hikmet dolu kitabın âyetleridir.

Tefsir

Sure, Hikmetli Kitab’ın âyetlerine dikkati çekmek için elif, lâm, mîm harfleriyle başlamıştır. Bu harflerin ardından vahyin hikmetli Kitab’ın âyetleri olduğu bunların, güzel davrananlara yol göstermek ve rahmet olmak için indirildiği belirtilmiştir.

Hikmet: Sözde ve amelde tutarlı olmak, adaletli davranmak, işleri en doğru, en güzel ve en uygun biçimde sağlam yapmak, görünen olay ve olguların arkaplanını anlamak, ya da içselleştirilen eylemler olarak ifade edilebilir. Yargıda bulunmak manasına gelen hükm mastarından gelen  hikmet hem din hem ahlâk hem de felsefe alanında sık kullanılan geniş ve kapsamlı bir terimdir.  

Burada kitabın hakîm ifadesiyle nitelendirilmesi, onun hikmet sahibi olması anlamındadır. Kısaca bu kitap hikmeti içermektedir. Hikmet, muhkem manasına da gelir. Çünkü bu kitap her yönüyle sağlamdır ve içinde herhangi bir fazlalık veya  eksiklik de kesinlikle yoktur. Yine Kitab’ın bu şekilde vasıflandırılması ile surenin ilerleyen bölümünde gelecek Hz. Lokman’ın hikmet dolu yönünü okuyucuyu hazırlamak için güzel bir giriş yapılmaktadır.

Râzî, bu âyetin tefsirinde hakîm lafzını şöyle açıklamaktadır:

Kur’an, kendisinden hükümler elde edilmesi anlamında el-Hakîmdir. Bu mana bir âyette şöyle ifade edilmektedir: Aralarında ihtilaflar başlayınca Allah, onlara içlerinden uyarıcı ve müjdeleyici olarak peygamberler gönderdi. Onların beraberinde gerçekten insanlar arasında hükmetmek için kitap ve hikmeti gönderdi ki anlaşmazlık ve ihtilaf ettikleri konularda aralarında hükmetsin.

El-Hakîm, bir isim olarak Allah’a nisbet edildiğinde her işi hikmetle yapan anlamındadır. Kelamında ve fiillerinde asla boş; uygunsuzluk ve adaletsizlik olmayan demektir. El-Hakîm ismi, Allah’ın tek külli hüküm ve sonsuz hikmet sahibi olduğuna işaret etmektedir.

Kur’an-ı Kerîm’in bir özelliği ve vasfı olarak hikmete dönülecek olursa açıkça anlaşılmaktadır ki o, telifinde ve nazmında (metinsel bütünlük ve düzeninde) içerdiği sayısız ilimlerle hikmetli bir kitaptır. Hakîm aynı zamanda muhkem (sağlam, korunmuş) manasındadır. İçerdiği hüküm ve hikmetler sebebiyle Kur’an’ın sürekli hikmeti söylediği, hikmeti dile getirdiği belirtilmiştir. Bu itibarla Hakîm olarak nitelenmiştir (Bakara 2:213).

              Kur’an-ı Kerim’de beş ayette Hakîm ismi, Kur’an’ın sıfatı olarak kullanılmıştır (Faris). Bu kullanım, dildeki mecazın (alegori) parçayı söyleyip bütünü kastetme anlamı bağlamında Kur’an’ın her bir ayetinin hikmetlerle dolu olduğunu ifade eder (Zerkeşi). Bu durum, Yasin suresinde “Hikmetli Kur’an’a andolsun” (Yasin 36:2) şeklinde yeminle vurgulanmıştır. 

Kur’an-ı Kerim’in peygamberlere hikmet verildiğini ifade etmesi (Al-i İmran 3:48, Bakara 2:129) de ilâhî kitaplar açısından düşünülmesi gereken ayrı bir konudur: “Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona birçok hayır verilmiş olur. Bundan ancak aklı başında olanlar ibret alır” (Bakara 2:269) âyet-i kerimesi penceresinden bakınca hikmet'in büyük bir nimet olduğu görülür. İnsanların Allah yoluna, hak ve hakikate hikmetle davet edilmesinin (Nahl 16:125) tavsiye edilmesi de tebliğin bilgiye dayalı akıl ve mantık ölçülerine ters düşmeyen bir biçimde olması gerektiğini anlatır. O halde “Hikmet, müminin yitiğidir” hadis-i şerifi çerçevesinde düşünülünce (Tirmizi, İlim 19) hikmetin öncelikle Kur’an-ı Kerim’de aranması gerektiği söylenebilir.

“Kime hikmet verilmişse, bununla birlikte ona pek çok hayır da verilmiştir” (Bakara 2:269) ayetine göre her bir varlıkta Rahmân ve Rahîm olan Yüce Allah’ın isimlerinin tecelli ettiğini görenler sanattan (yaratılmıştan) Sâni’ye (Yaratıcıya) intikal ederek dar olanı genişletmiş, sınırlıyı sınırsızlaştırmış ve aynayı sonsuz güzellikle süslemişlerdir. Bu sayede onlar ilimle ikiz yaratılan hikmeti her zaman ilmin hemen yanı başında görmüş, eşya ve hadiselerle ilgili olup biten her konuyu çok açık görme imkânı bulmuşlardır. Özetle kâinattaki icraata hikmet gözlüğü ile bakmayan kimse boş işlerle uğraşıyor demektir.

Zamanımıza ait meseleleri, rasyonel bir çerçeve içinde ele almaya diğer bir ifadeyle pozitif (müspet) bilimler ve sosyal ilimlerin prensiplerine göre düşünüp Kur’an ve Sünnet çizgisinde bir aklilik ve mantıkilik sistemine göre hareket etmeye de hikmet denir. Ayrıca evrendeki kanunların insan hayatının  prensipleriyle uygunluğunun araştırılması ve Kur’an-ı Kerim’le kâinat arasındaki ahengin sezilip ortaya çıkarılması da hikmet kavramının içinde değerlendirilmiştir. Şayet Kur’an-ı Kerim ile kâinat arasında fikrî karşıtlıklar yaşanıyor ve biri diğerine zıt görülüyor ve gösteriliyorsa böyle bir anlayış içinde olanların cennetlik dahi olsalar, dünya hayatı adına herhangi bir başarı elde edebilmeleri mümkün değildir. Bu da hikmetin farklı bir yönünü göstermektedir.

        Kur’an, bir hatırlatmadır (zikr), isteyen düşünüp Ondan öğüt alır. Aldığı öğütle herkes hikmete ulaşabilir. Başka bir ifadeyle hikmete ulaşabilmek için hikmetli zikr ve öğüt olan Kur’an’dan ders almak gerekir. 

Sonuç  olarak Kur’an-ı Kerim, ilminde ve her icraatında “Hakîm” olan Sonsuz Kudret’in (Allah cc) Resûlü (s.a.s.)’e vahyettiği hakîm bir kitaptır, denilebilir. Bunun için hiçbir kimse onun benzerini getiremez. Onun her bir âyeti diğerleriyle çok ince ve sıkı hikmet dayanışması sergilemektedir. Kur’an’ın hikmetlerinden bir diğeri de onu öğrenen ve uygulayan kimsenin her türlü kötülüğü terk etmesi (Neml 27:6). Başka bir ifadeyle hikmete ulaşması konusudur.  Bu, insan için yaratılışının (fıtri) bir sonucudur çünkü yalın haliyle hikmet eşyanın, olayların, varlığın, hayatın, evrenin mahiyetini anlamak; bunların aslındaki, esasındaki, derinindeki manaları kavrama yeti ve yeteneğidir.

Kaynakça

     İbn Fâris, Ahmed b. Zekeriyya, Mu’cemu Mekayisi’l-Luğa, hkm md.; İbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem, Lisânü’l-Arab, hkm md.

     Zerkeşî, I, 274; Suyûtî, el-İtkân fî Ulûmi’l-Kur’an, I, 67; Fîrûzâbâdî, Besâir, II, 492. 

Author: IWW Institut - min read. - Post Date: 18/03/2024
0