Gece ve Uyku Nimeti



Author: IWW Institut - min read. - Post Date: 18/03/2024
0

“Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah’ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O’nun (varlığının) delillerindendir. Gerçekten bunda, işiten bir topluluk için ibretler vardır. Geceleyin uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O’nun varlığının belgelerindendir.” (Rum Suresi)

 

وَمِنْ اٰيَاتِهِ مَنَامُكُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَابْتِغَآؤُكُمْ مِنْ فَضْلِهِ

إِنَّ فِي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَسْمَعُونَ

“Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah’ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O’nun (varlığının) delillerindendir. Gerçekten bunda, işiten bir topluluk için ibretler vardır. Geceleyin uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O’nun varlığının belgelerindendir.” (Rum suresi, 23)

Önceki ayetlerde insanın topraktan yaratılması, Allah’ın insanları eşler halinde yaratması ve onlar arasına sevgi ve merhamet vaz etmesi, göklerin ve yerin yaratılışı, dillerin ve renklerin farklılığı gibi Allah Teâlâ’nın birliğinin ve kudretinin delilleri zikredilmişti. Bu ayette ise Allah’ın kudret ve azametini gösteren, diğer bir önemli delil ve nimet olarak uykudan söz edilmiştir.

Tefsir

Aramak, istemek, gözetmek, bulmak ve kazanmak anlamlarına gelen “b-g-y” fiili, uykudan sonra yapılması istenen çalışmaların çerçevesini çizmektedir. Lütuf diye tercüme edilen fazl ise bolluk, nimet ve nasip anlamlarında kullanılmıştır. Gündüz ve gece uyumanız, O’nun fazlından aramanız, istemeniz şeklinde kullanılan fiiller bir emir içermemektedir. Hayatın akışına dair bir resim gibidir. Bir düzeni ve kanunlar sistemine işaret etmektedir. Bu sistemde uyku, hayatın yarısı sayılır. Ayet kelimesi ise iki defa kullanılmıştır. Önce bahsedilen uyku konusunun Allah’ın ilmine, hikmetine, yaratmasına işaret ettiğine dikkat çekiliyor. Sonra da bir ayet olan uyku konusunda, uyku nimetinde işiten bir topluluk için ayetler, işaretler, hikmetler vardır buyruluyor.

Ayetin metinsel bağlamına bakıldığı zaman evrensel olaylar ve insanın bu olaylarla irtibatının net bir şekilde ortaya konulduğunu görmekteyiz. Gece-gündüz olgusu, insanın uyuması, Allah’ın, kullarına arayış ve çabalarına bağlı olarak lütfettiği rızık arama girişimlerinin birbirine bağımlılığı ve uyumluluğu bunlardan bazılarıdır. Allah Teâlâ, insanları içinde yaşadıkları varlıklar ve çevreyle uyum içinde yaratmıştır. İnsanın çalışmaya ve aktiviteye olan gereksinimlerine ışık ve gündüz; uyku ve dinlenme ihtiyaçlarına da gece ve karanlıkla uygun ortam sağlayan Allah’tan başkası değildir.

Ayette “Gece olsun gündüz olsun, uyumanız…” ifadesine bakıldığı zaman uykunun sadece geceye has olmadığı da anlaşılmaktadır. Nitekim bazı âlimler bu ifadeyi gündüzleri kaylûle yapmak şeklinde yorumlamışlardır. Bu anlam yerinde olmakla birlikte başka ayetlerden hareketle gecenin uyku; gündüzün ise çalışma vakti tayin edilmesi daha uygundur. Elbette insanın gündüz uyuması mümkün olabileceği gibi, geceleyin çalışması da mümkündür. Ayette genel uygulamaya işaret edilmiştir. Nitekim “Biz gece ve gündüzü kudretimizi gösteren iki delil kıldık. Gece delili Ay’ı sildik, gündüz delili Güneş’i aydınlatıcı yaptık ki hem Rabbinizin lütfedeceği nimetlerin peşine düşesiniz hem de yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi açık açık bildirdik.” (İsra 17:12) ve “Geceyi bir örtü ve gündüzü bir geçim vasıtası kıldık.” (Nebe10:11) ayetleri de bu yorumu desteklemektedir.

Ayrıca ayette uykunun önce zikredilip, rızık talep etmenin lütuf kelimesiyle birlikte gelmesi kulun rızkı kendi kazanç ve maharetinden bilmeyip, aksine her şeyi Allah’ın lütfu olarak değerlendirmesi gerektiğine bir işarettir. İnsan kendi iradesiyle rızkın peşinden koşsa da rızkı nasip edecek olan Allah’tır. İnsanın hayatı, onu devam ettirebilmesi için kendisine sayısız kaynaklar sağlayacak ve geçim imkânları sunacak şekilde düzenlenmemiş olsaydı, insan geçimini nasıl sağlayabilir ve hayatını nasıl devam ettirebilirdi? Bunun da ötesinde insana bu amaca uygun fiziksel ve zihnî yetenekler, yeterli organlar bahşedilmemiş olsaydı, insan bu araç ve kaynaklardan yararlanamaz, kendisi için gerekli olan rızkı da tahsil edemezdi. Bu açıdan insanın geçimini sağlaması, var gücüyle çaba göstermesi öncelikle Allah’ın lütfudur. O lütuf sayesinde insan ruhen ve fiziken çalışmaya muktedir olur ve çevresindeki nimetlerin farkına varıp, onları kendisi için talep edebilir.

Önceki ayetlerde Allah Teâlâ’nın sayısız hikmet ve kudretine delil olan kâinatın yaratılması anlatıldı. Bu ayette ise Allah Teâlâ’nın yarattıklarına ne kadar çok şefkatli ve merhametli olduğu hakikati vurgulandı. İnsan sürekli çalışamaz, bir müddet çalıştıktan sonra enerjisini kaybeder ve istirahate ihtiyaç duyar. Bu sebeple Allah, insanda sadece bir dinlenme istek ve arzusu yaratmakla kalmamış, ona güçlü bir “uyku” dürtüsü yerleştirmiştir. Bu dürtü neticesinde insan istese de istemese de hatta bir müddet uykusuzluğa karşı koysa bile belirli bir süre çalışma ve uykusuzluktan sonra otomatik olarak uyku durumu zorunlu hale gelir. Bu açıdan uyku, insanın doğasına ve yapısına yerleştirilmiş doğuştan gelen bir şeydir. Uykunun tamamen insanın ihtiyaçlarına uygun bir tabiatta olması, onun tesadüfî olmadığını ve belirli bir amaç ve gayeye uygun olarak hikmet sahibi bir Yaratıcı tarafından düzenlendiğinin yeterli bir kanıtıdır. Kısaca, uyku da birçok ayet gibi Allah Teâlâ’nın varlığına, birliğine ve sonsuz ilmine işaret eden özel bir ayettir.

Yorum

Uyku, vücudun gündüz yıpranan kısımlarının tamiri, yorulan beyin ve diğer organların dinlenmesi ve hücrelerde boşalan enerji depolarının tekrar dolması için çok önemlidir. Mahiyeti tam olarak bilinemeyen uykunun insan hayatına ve diğer canlıların hayatlarına bakan yönü ile Allah Teâlâ’nın rahmet delillerinden biri olduğu kesindir. Uykuda görülen rüyalar da bu rahmetin içindedir denebilir. Çünkü rüyalar, bedende meydana gelen farklı aktivitelerle sağlığa büyük katkılar sağlar. Yetmiş yıllık bir hayatta ortalama yüz bin rüya görüldüğü düşünülürse, rüyaların insan hayatında tamir edici özelliği daha da açık ortaya çıkmaktadır.

Koma uyandırılamayan bilinçsizlik durumu iken uyku kişinin duyusal veya diğer uyarılarla uyanabileceği bir bilinçsizlik durumu olarak tanımlanmaktadır. Uykunun, hafif uykudan derin uykuya kadar uzanan çok farklı seviyeleri olmakla birlikte genel anlamda iki uyku tipinden bahsetmek mümkündür. Bunlar (1) beyin dalgaları çok yavaşladığı için yavaş dalga uykusu ve (2) kişi uykuda olmasına rağmen gözlerde hızlı hareketler oluştuğu için hızlı-göz hareketi (rapid-eye-movement, REM) uykusu olarak adlandırılır.

Yavaş-Dalga Uykusu: Uykunun çoğu bu kısımda geçer. Kişi son derece sakindir ve hem damarlarda gevşeme hem de diğer birçok iç organ faaliyetlerinde azalma olur. Kan basıncında, solunum hızında ve bazal metabolizmada -30 azalma gözlenir. Yavaş-dalga uykusu “rüyasız uyku” olarak adlandırılmakla birlikte bu uyku esnasında da rüya görülmekte, hatta bazen kâbuslar ortaya çıkmaktadır. Yavaş-dalga uykusu ve REM uykusu sırasında görülen rüyalar arasındaki fark, REM uykusundaki rüyalar daha rahat hatırlanabilirken, yavaş-dalga uykusundakiler ise genellikle hatırlanamamaktadır.

REM Uykusu (Paradoksal Uyku, Desenkronize Uyku): Normal bir gece uykusunda, 5-30 dakika süren REM uykusu dilimleri ortalama 90 dakikada bir ortaya çıkar. REM uykusu genç erişkinde uyku süresinin %’ini kaplar. Kişi çok uykulu ise REM uyku dilimlerinin süreleri kısalır ve hatta ortadan kalkar. Öte yandan, kişi gece boyunca gittikçe daha fazla dinlenmiş olduğu için REM uykusu dilimleri giderek uzar. Bu uyku esnasında aktif rüya görme genellikle vücut hareketleri ile birlikte meydana gelir. Bu arada kalp ve solunum hızında değişmeler olabilir. Sabah uyanmaların çoğu REM uykusunda gerçekleşir. Bu uykuda istem dışı kas hareketleri de son derece azalmıştır.

REM uykusunda beyin yüksek bir aktivasyon içindedir. Beyin metabolizması oranında artma gösterebilir. Elektroansefalogram (EEG) uyanıklıkta görülenlere benzer beyin dalgaları ortaya çıkabilir. Bu uyku tipi, kişi beynindeki aşırı aktiviteye rağmen uyumakta olduğu için paradoksal uyku olarak da adlandırılır. REM uykusu beynin aktif olduğu bir uyku tipidir. Ancak REM uykusu sırasındaki beyin etkinliği, kişinin çevresindekilerden haberdar olmasını ve böylelikle uyanmasını sağlamaya yönelik değildir.

Uykuya REM uykusu ile dalınır (başlanır) ve ondan REM uykusu ile uyanılır. Bir benzetme yapılacak olursa: Ofisimizde akşama kadar çalıştık ve yorulduk, eve gideceğiz ve dinleneceğiz. Bir hareketlilik başlar, fişleri çekeriz, bilgisayarı kapatırız, üstümüzü giyeriz vs. Aynen onun gibi uykuya dalarken beynin daha aktif olduğu REM uykusu periyodu ortaya çıkar. İşe giderken de tekrar bir hareketlenme olur. Benzer bir şekilde uykudan uyanma esnasında da beyin aktivitesi artar REM ile uyanırız.

Uyku ve uyanıklık döngüsü biyolojik saat ile ilişkilidir. Bu sebeple normal uyku zamanı gecedir. Gece uykusu insan sağlığı için çok gerekli ve önemlidir. Uyku oluşumu şöyle izah edilebilir: Beyin saatler boyunca aktif durumda kaldığında, tahminen beyni aktive eden ve uyanıklığa sebep olan nöronlar yorulacaktır. Bunun sonucunda, beyni sürekli aktive ederek uyanıklığa sebep olan çekirdeklerle beyin korteksi arasındaki pozitif feedback döngüsü zayıflar. Sonra uyku merkezlerinin beyin aktivitesini azaltan (inhibitor) etkileri baskın hale gelir ve uyanıklık durumundan uyku durumuna geçiş başlar... (devam ediyor) (Rum 23) 

Author: IWW Institut - min read. - Post Date: 18/03/2024
0

Leave A Reply