Yasin suresi 41. ayet



Author: IWW Institut - min read. - Post Date: 25/02/2024
0

Onlara bir delil de nesillerini dopdolu gemilerde taşımamızdır.

 

وَاٰيَةٌ لَهُمْ اَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ

Fülk kelimesi Kuran-ı Kerim’de genel olarak “gemi” manasında kullanılmıştır. Daha geniş manada gemilerden oluşan bir filo olarak da ele alınabilinir. Ayrıca, وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ  “Onlara da gemilere de binersiniz” (Müminun 22) ayetinde belirtildiği şekliyle insanların taşıma amaçlı kullandığı; canlılar dışındaki bütün binekleri yani taşıtları içine alabilir.

Ayette gemilerde taşınan yolcular konusunda zürriyete dikkat çekilerek Kuran-ı Kerim’in ilk muhataplarına kendi durumları açısından kapı aralamakla beraber esas mucizevi gemilerin ve taşıtların gelecek nesillerin hizmetine verileceğine işaret edilmiş olabilir. Ayrıca Kuran-ı Kerim’in mesajı ebedi olduğundan her asırdaki muhatapların da zürriyetleri kendilerine göre daha gelişmiş bineklere sahip olacaklarına ve taşıt teknolojisinin sürekli gelişerek tren, otomobil, uçak, uzay gemileri ve hatta günümüz itibarı ile de tahmin edemeyecek kadar muazzam niteliklere ulaşacağına işaret vardır denilebilir.

“Dolu gemi” الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ  (fülk’il meşhun) sıfat tamlaması Hz. Nuh (a.s.)’ın inşa ettiği gemi ile beraber Hz. Yunus (a.s.)’ ın kavminden ayrılırken bindiği gemi için de kullanılmıştır. Bu sıfat tamlaması daha ziyade kurtuluş amaçlı binilen bir gemi manasını hatıra getirmektedir ki gerçekten böyle bir gemi tıka basa dolu olacaktır. Bu açıdan bakılınca gelecekte insan neslinin bir kez daha kurtuluş amaçlı gemi veya gemiler inşa etmek zorunda kalabileceği ve bu şekilde seyahat edeceği manası çıkarılabilir.

41. ayette gelecek nesillere verilecek olan gemi ve taşıtlara işaret edildikten sonra 42. ayette önceki nesillerin de mahrum bırakılmayıp onlar için de binekler yaratıldığı ancak bu bineklerin gelecektekilere göre az gelişmiş olacağı ve aralarındaki benzerliklerin sadece taşıma için kullanılacak olması haber verilmektedir. Ancak, Nuh (a.s.)’ın Cenab-ı Hakkın vahyi ve gözetimi altında inşa buyurduğu gemi birçok yönden mucize olması yönüyle kıyamete kadar inşa edilecek gemi benzeri taşıtlara her zaman ilham kaynağı olmaya devam edecektir.

Kuran-ı Kerim’de gemilere ve onların su üzerinde yüzmelerine vurgu birçok ayette, yerin ve semavatın yaratılması, yağmurun yağdırılması gibi önemli mucizelerle beraber zikredilmektedir. Bu mucizevi olaylar, mucize olmakla beraber yeryüzünde insan hayatına hizmet eden büyük nimetler olmaları adına da çok önemlidirler. Gerçekten de tarihte birçok medeniyet deniz veya nehir taşımacılığı sayesinde tesis edilmiş ve bu yönüyle çağdaşlarına üstünlük sağlamıştır. Mısır medeniyeti Nil üzerindeki nehir taşımacılığı ile gelişirken, Yunan medeniyeti sakin bir iç deniz olan Ege üzerinde gemilerle taşımacılık yaparak üstünlük sağlamıştır. Günümüze yaklaşan asırlarda da gemi teknolojisi ile beraber pusula ve diğer navigasyon teknikleri ile uzak denizlere ilk ulaşan ülkeler birçok yönden öne geçmişlerdir.  Ayrıca günümüz dünyasında yük taşımacılığının yaklaşık %90’ı halen deniz yolu ile yapılmaktadır.

Suyun üzerinde bazı cisimlerin yüzdüğü bazılarının ise battığı herkes tarafından bilinmekle beraber suyun (aslında sıvıların) kaldırma kuvveti ilk defa antik Yunan bilim adamı Arşimet tarafından formüle edilmiştir. Her sıvı; içinde bulunan cisme, sıvı içinde kalan kısmın hacmi kadar sıvının ağırlığına eşit yukarı yönlü bir kuvvet uygular. Bu kuvvet cismin ağırlığını kaldırabildiği sürece yüzme gerçekleşir aksi takdirde cisim sıvı içinde batar.

Sıvıların kaldırma ilkesi güvenli bir gemi seyahati için gerek şart olsa da kesinlikle yeter şart değildir. Bunu insanlık tarihinde batmış olan milyonlarca irili ufaklı gemiler ispat etmektedir. Günümüzde gemi üretim teknolojileri, meteoroloji, navigasyon ve diğer bilimlerin gelişerek geldiği son noktaya rağmen yılda ortalama 50 kadar gemi batmaktadır. Bu da haftada ortalama bir gemi batıyor demektir. Son yıllarda yapılan çalışmalar açık denizlerdeki dalgaların klasik fizikle beraber kuantum fiziği ile de alakadar olabileceğini göstermiş ve bu yüzden gemi inşaatında kullanılan klasik teorinin sil baştan gözden geçirilmesi tartışmaya açılmıştır. Bütün bunlar bize teknoloji ne kadar ilerlese de deniz seyahatlerinin her zaman için tehlikeli olmaya devam edeceğini ve güvenli bir seyahat ise yolcuların inançlı olup olmamasına bakılmaksızın ancak Cenab-ı Allah ın takdirine bağlı olduğunu hatırlatmaktadır.

Ayette denizde batmakta olan geminin yolcularının iki türlü yardım ihtiyacına işaret edilmiştir. Yüzme bilmiyorlarsa veya hayatta kalmalarına yardımcı malzemeler yoksa anında yardım edilmelidir, yoksa yardım bir işe yaramaz. O anı işaret eden ف (fe) bağlacı buna işaret etmektedir. Yolcular bir şekilde hayatta kalsalar bile uzun dönemde arama kurtarma çalışmaları ile kendilerine ulaşılıp sahili selamete çıkarılmaları gerekmektedir. 

Gemilerin güven içinde seyahat etmeleri Cenab-ı Hakk’ın rahmetine bağlı olduğu gibi O’nun takdiri sonucu batan gemiden kurtulmak da yine ancak O’nun rahmeti ile olabilir.  Allah’ı hatırlama açısından, dua açısından Peygamberimiz (s.a.s.) Kuran-ı Kerim’de Hud suresi 41. Ayette geçen Hz. Nuh (a.s.) gemiye binerken okuduğu “Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah'ın adıyladır. Gerçekten Rabbim gafurdur, rahîmdir” (affı, rahmet ve ihsanı pek boldur)” ve ayrıca Zümer suresi 67. ayeti “vema kaderullahe hakka kadrihi… ila ahir” (Ama onlar, Allah'ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler, O'na lâyık tazimi göstermediler. Halbuki bütün bir dünya kıyamet günü O'nun avucunda, gökler âlemi de bükülmüş olarak elinin içindedir. Böyle bir azamet ve hâkimiyet sahibi olan Allah, onların uydurdukları ortaklardan yücedir, münezzehtir) ayetini gemiye binerken okunmasını tavsiye buyurmuşlardır.

Doç. Dr. Nuri Balta

Author: IWW Institut - min read. - Post Date: 25/02/2024
0