Karada ve Denizde Düzenin Bozulması



Author: Prof. Dr. Zafer Ayvaz - min read. - Post Date: 25/02/2024
0

Prof. Dr. Zafer Ayvaz Rum suresi 41. ayeti çevreci bir nazarla tefsir ediyor.

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ

لِيُذِيقَهُمْ بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

 

“İnsanların kendi tercihleri ile yaptıkları işler yüzünden karada ve denizde bozukluk ortaya çıktı (nizam bozuldu). Doğru yola (ve isabetli tutuma) dönme fırsatı vermek için Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.”

Önceki ayette Allah Teâlâ’nın hayatı sonlandırmasına (öldürmesine), diriltmesine, rızık vermesine ve O’na şirk koşulmamasına dair önemli vurgular vardı. Bu ayette O’nun emirlerine, kanunlarına uyulmamasının neticesi olarak yeryüzünde düzenin bozulması ve nihayet bunun zararının tekrar insanlara döneceği ifade edilmiştir. 

 

Tefsir 

Bu kısa ayet-i kerimede Kur’an-ı Kerim’in dört ana temasını görmek mümkündür:

1. Tevhid 

Allah Teâlâ, bu ayette fesadın bazı kötü sonuçlarını insanlara tattırmayı kendi üzerine almaktadır. Hayrı da şerri de yaratan Allah’tır. Ancak kötü ve şer gördüğümüz şeyleri yaratmak şer değildir. Bunları işlemek kötüdür. Allah Teâlâ şerleri bir imtihan vesilesi olarak, insanların talep etmesiyle yaratır. Bu yaratma, insanların kötülükle mücadele ederek terakki etmeleri içindir. Cenabı Hakk’ın bir ismi de ed-Dârr’dır. Manası, elem ve zarar verici şeyler yaratan, dilediğine felaket, keder ve şiddet veren, zarara uğratan demektir. Her şer kabul edilenin mutlak var edicisi Allah’tır. Nitekim bir hadis-i şerifte konu ile ilgili olarak;”Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin olsun ki ya iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız ya da Allah size bir azap gönderir; (o azaptan kurtulmak için) dua edersiniz dualarınız da kabul edilmez.” (Tirmizî hadis no 2169) buyrulmuştur.

 2. Nübüvvet

İyi ve kötü işler tanımlanmadan cezalandırma olmaz. Bu tanımlamayı Allah Teâlâ resûlleri aracılığıyla yapmıştır ki, ayetin sonunda لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ buyrularak doğru yola dönüş fırsatı ifade edilmektedir.

3. Haşir: “Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır.” ifadesi, acı sonuçlarla asıl karşılaşmanın ahirette olacağını bildiriyor. 

4. Adalet: İnsanın sebep olduğu fesat (bozulma) sebebiyle zarar gören diğer varlıkların hakkı ahirette alınacaktır. İnsanlar yaptıkları kötülüklerin birtakım sonuçlarını burada tadıyorlar. Asıl hesap ahiret mahkemesinde görülecek.

Ayette geçen ve bozgunculuk anlamına gelen ifsâd, salâh kelimesinin zıddı olan فَسَدَ kökünden olup, bir şeyi itidal (denge) dairesinden az veya çok çıkarmak demektir. Bu kavram yiyecek, içecekler için bozulma, kokma; ameller için geçersiz olma, hükmü olmama; bunların dışındaysa gerek nefis gerekse bedende meydana gelen maddî-manevî bozulma; toplumda ortaya çıkan kokuşma, yozlaşma ve orta yoldan sapma durumlarını ifade etmek için kullanılır.

Kadî Beydâvî bu ayeti yorumlarken fesadın çıkışını çevre felaketleri ile ilişkilendirir. Ona göre bu felaketler şunlardır: “Toprağın çoraklaşması, verimsizleşmesi, toplu ölümler, orman yangınları, denizlerin bozulması, bereketin ortadan kalkması, her türlü zarar-ziyanın artması, sapkınlıkların baş göstermesi ve zulümler.” Hiç şüphesiz şeriat-ı fıtriye adı verilen Allah’ın tabiatta vazettiği kanunlara uymamanın, aşırı tüketimin, çevreyi düşünmeden gerçekleştirilen sanayileşmenin, çarpık kentleşmenin, bilinçsiz kimyasal kullanımının, kitlesel tarımın ve fosil yakıtlara dayalı ulaşımın sonucunda ekolojik felaketler meydana gelir. Taberî ise “Yeryüzünde ortaya çıkan fesat”tan maksadın, kulların işledikleri günahlar ve yaptıkları zulümler olduğunu söylemiştir. Mâturîdî de özellikle kevnî ayetleri tefsir ederken tevhidi vurgulayan rasyonel yorumlar getirmiştir. Ona göre aklını kullanan herkes, bütün yaratılanın Allah Teâlâ’nın vahdaniyetine işaret eden birer delil olduğunu anlayacak, Allah’a şükredecek ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sesine kulak verecektir (Özdeş, 2003).

Bazı müellifler “berr” (kara, kıta) lafzını kırsal alanlar; “bahr”ı (deniz) da büyük şehir merkezleri anlamında yorumlamaktadır. Sahil kenarında şehirler de bahr kapsamında mütalaa edilmiştir. Berr ve bahr (kıta, kara ve deniz, okyanus), sınırlama yapılmadan bütün kâinat olabilir. Havanın ve uzayın kirlenmesi de fesat kapsamında değerlendirilebilir. Berr ve bahr’ın yaygın anlamları olan karalar ve denizler kastedildiği zaman, karaların önce zikredilmesinden dolayı hava ve su kirliliğinin asıl sebebinin karadaki faaliyetler olduğuna işaret edildiği düşünülebilir.

Fesat ve fesatçılıkla ilgili Kur’an-ı Kerim’de 40 ayet-i kerime vardır. Yüce Allah Bakara suresi 205. ayette: “O, (münafık adam) iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.” buyurarak fesadın maddi ve manevi yönlerine işaret etmektedir. İnsan eliyle bozulma tarımsal alanda olabileceği gibi ahlakî yozlaşma sonucunda nesiller de helak olur.

Hava kirliliği, ozon tabakasının incelmesi ve küresel ısınma, yeraltından çıkarılan yakıtların aşırı tüketimi sonucunda meydana gelmiştir. Hava kirliliğinin neden olduğu asit yağmurları toprak, orman ve su ekosistemlerinde bozulmaya sebep olur. Ağaçlar kurur, sulardaki canlılar ölür. Yakıtların yanmasıyla oluşan karbondioksit gazının havadaki oranının artmasıyla sera etkisi meydana gelir ve bu da küresel ısınmaya neden olur. Küresel ısınma ise iklimlerin değişmesine yol açar.

Yine ev ve endüstriyel atık suların arıtılmadan denizlere, göllere ve akarsulara boşaltılması ile su ekosistemi bozulur. Aşırı olmayan bir kirliliğin temizlenmesi için Yüce Allah’ın Kuddüs isminin tecellisiyle yarattığı mikroorganizmalar iş görmektedir. Atık suların içinde bulunan kirleticiler fazla olunca bu mikroorganizmalar için aşırı bir beslenme ve çoğalma durumu ortaya çıkar. Bunların sudaki oksijeni tüketmesi sonucunda sudaki yaşam sona erer. Havasız ortamda faaliyet gösteren bakteriler devreye girer. Bunlar suda çökelen organik maddeleri hidrojen sülfür ve amonyak gibi kokulu gazlara dönüştürür.

Kur’an’ın bazı ayetlerinin tefsirî sırları zamanla ortaya çıkmaktadır. Bu ayet, denizlerden uzak bir ortamda inen ayetlerin özellikle insanların denizlerde meydana getirdiği kirliliğe işaret etmesi açısından önemlidir. Bu bağlamda ayet-i kerimenin verdiği mesajlardan biri de insanların hem kendilerinin hem de çevrelerindeki diğer varlıkların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için mutlaka kirletici unsurlardan uzak durmaları, çevre kirliliğiyle mücadele etmeleri ve Rabbimizin tertemiz emanet ettiği tabiatı koruyarak yeryüzünde halife olmanın gereğini yerine getirmeleridir.

Prof. Dr. Zafer Ayvaz

Author: Prof. Dr. Zafer Ayvaz - min read. - Post Date: 25/02/2024
0